Tuesday, June 7, 2016

Çeşme'de Dalış




Çeşme: Çeşme izmirden 75 kilometre uzaklıkta izmir'in en renkli beldelerinden biridir. Özellikle gece hayatı çok meşhurdur. Yarımadanın güney batı ucunda yeralan bu kazamızda Osmanlı Rus deniz savaşlarından kalan yapıtlarında sergilendiği antik bir kale bulunmaktadır, ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederiz. Rüzgarları ile son derece tanınmış olan bu kazamız bütün dünyadaki sörf meraklıları tarafından rüzgar sörfü için en iyi yerlerden biri olarak gösterilmektedir.


Fener adası: En fazla 15-18 metreye kadar derinlesen bu ada akıntı dalışından hoşlananlar için ideal bir bölgedir. Şansınız varsa adanın sürekli ziyaretçilerinden foklarla karşılaşabilirsiniz.

Ada çevreninde iki dalış noktası vardır. Her iki dalış noktasında fazla derin olmayan dip yapısından dolayı genelde ikinci dalışlar için kullanılmaktadır. Derinlikleri 18 metre olan yörede yapılacak dalışlarda renkli dip yapısı alakanızı çekecektir. Her türlü sünger ve mercanın bulunduğu ada yöresinde karagöz, sarpa gibi küçük sürü balıkları dalışa renk katmaktadır. Bazı defa fokların görüldüğü adada birkaç daha önceki fok mağarası da bulunmaktadır. Dalışlar esnasında savunma altında olan foklar ile karşılaşılsa dahi yaklaşmamaya önem verilmektedir.



Yatak adası:
Derinliğin 40 metreye kadar gittiği bu ada takriben 8-10 metre derinlikte yer alan muhteşem mağarası ile tanınmış kişidir. Ekseriyetle günün son dalışı için seçenek edilir.

Adanın batısında yer alan iki mağara girisi ve içindeki süngerlerin kapladığı alan ile olusan renkli cümbüşü makro ve geniş açı resim çekenler için oldukça uygundur.



Geniş açı objektif ile içeriye girdikten sonra dışarıya baktığınızda karanlığın önündeki turkuaz renkli mavilikler sizi etkileyecektir. Müddet geçirmeden kameranızın ayarlarını yapıp klasik bir mağara çekimi gerçekleştirin.

Mağara içine en az 3-5 kiiinin girebileceği kadar büyüktür. Ikinci dalışınızda makro objektif ile dalmanız, mağara duvarlarının yanı sıra taşların bitip kumun başladığı yerlerde de ayrı bir coşkunun barındığını anımsadılır.



Eşek adası:
Çevreninde bir hayli dalış noktası olmasına karşın yarık kaya noktası adanın en güzel yeridir. Derinlik 50-60 metrelere kadar inmektedir, bilhassa üstü 20 metrelerden başlayıp dibi 40 metrelere kadar inen doğu duvarı her dalıcının görmek isteyeceği bir yerdir.




İldiri körfezi: Geçen yıla kadar yasak bölge olan bu bölgedeki mağara resifi en güzel dalış yeridir. Sığlığın batıya bakan tarafında güneyden kuzeye doğru yaklaşık hemen hemen 70 metre uzunlugunda bir duvar uzanmaktadır. üst bölümü yüzeye yaklaşık 8 metre derinlikte olan bu duvarın derinliği 12 metreden 35 metre derinliğe kadar gitmektedir. 21 meter cıvarında birbirine bağlı 3 adet mağara bulunmaktadır ve bu mağaraların bir tanesinin sığlığın ortasında 12 metre cıvarına bir çıkışı vardır. Dip yapısı bulanmaya çok müsaait oldugu için toy dalıcıların magaraya girmesi uygun degildir.

Alaçatı Sörf Okulları



Alaçatı Sörf  ve Okulları Detaylı bilgi için: www.cesmebook.com/alacati-surf-okul



Alaçatı rüzgarında sörf..
Duydun mu Izmir hızla ülkeden rüzgar o büyük beyaz kanatları, çıplak ahşap saplı daha önceki ve yorgun değirmen ile takılır.peş gelen kulaçla, çağdaş yel değirmenleri taş binalar semanur, Çeşme karayolu bir gözünü ilerleyen Sizin edersiniz.büt ilave eden fark aramak için deniz tuzu ve serin bir koku da bunlardan, Alaçatı 'ya geldim. Önünüzde Alaçatı iki zorlu tercih önce gelir. Veyahut tepe yükselen güneş vermek için, oyun renkli masmavi sularda koşturup windsurf, veyahut sizin için renkli sokaklara dalacaksınız.olasılıkl kararı yansıtılan yel değirmenleri Anadolu kültürünün yorgun gölge olanlar katılacak. Kendinizi aniden, küçük bir marina bulmak ve Alaçatı yol bay erişir. Alaçatı bay, biri bir koy. ancak Ege kıyısında bir yer, onu kılan hiç bitmeyen rüzgar windsurf, diğer derinlik denizden kıyıya altmış veya seksen metre bir buçuk metreyi aşmayan getirmiş.bir içine cennet iki ehemmiyetli özelliği bulanlar.

Ben rüzgar sörfü yapmak istiyorum. Fakat nerede yapabilirim. Şayet bir kulüp var düşünüyorsanız bu sörfçü sonra devam edin. Türkiye'de JOY üzerinde Alaçatı Windsurf Kulübü sporcuları çerçevesinde, ilk ve tek Windsurf Kulübü olarak heyetmiştir 2002 sezonunda başlayacak Olimpiyat ve AWP sitesinde F-tahta windsurf okulu faaliyetleri Türkiye'yi temsil edebilir kavramı tren . Şayet bu kulübün bir azası olmak istiyorsanız bu size çok kolaydır.

Modern yel değirmenleri gelen kulaçla taş binalar büyük beyaz kanatları, çıplak ahşap saplı eski ve yorgun değirmen ile takılır.arka semanur Duydun mu Izmir hızla ülkeden rüzgar olduğunu, Çeşme karayolu bir gözünü ilerleyen Sizin edersiniz.büt ilave eden fark aramak için tuz ve serin bir koku deniz de onları, Alaçatı 'da ya seni mananına gelir. Size dalacaksınız.mümkünlıkl iki zahmetli bir seçenek alaçatı'da.y önce su oyunu koşturup masmavi renkli windsurf geliyor, ya da nebat Anadolu kültürünün gölgesinde bu renkli sokaklarında yansıyan yel değirmenleri önünüzde katılacak size tepede yükselen güneş vermek sizin için karar. Kendinizi aniden, onlar minik marina bulmak ve Alaçatı yol bay erişir. Alaçatı defne, Ege kıyısında bir yer, rüzgar sörfü, onu kılan getirmiş.bir hiç bitmeyen rüzgar içine cennet iki ehemmiyetli özelliği bulmak biri.lakin bir defne, diğer derinlik kıyıya bir buçuk metreyi aşmayan denizden altmış veya seksen metre.

koyda rüzgar on oluyor karşın kastetmiş.ş mananına koyun sinüs dalga keyfini kaçırmak ise Pir biz haritalar ve kaptanlığı Reis "Kitab-ı Bahriye" teşhisi var "Friesian atı hamur, deniz limanı olan" dalga yüksekliği sörfçü boyutunu bulmuyor. Alaçatı rüzgar, Ekim ayından itibaren hızlı bir dönemde yazında 15-25 kts (knot) süresince şimal istikameti rüzgar sezonu esiyor.mayıs için, "Yetmiş iki ulus" windsurf bunu alaçatı'da.karav deniyoruz gelip yeni veya çadır yalnızca Alaçatı var.kıyı hem otel ve pansiyonlar ile defne ve sörf okullarında müsabaka esnasında acı olanlar burada yaşayan benzer bir şekilde tüm sezon, denizin ve rüzgarın severler ağırlıyor.

Alaçatı ve bay derinliğini aşan bir buçuk metre, ancak yeni süregelen sörfçü iyi bir eğitim alanı.b özelliği hasebiyle koymak, kardeşi başlatırken yeni hem ustalar, ancak görebilirsiniz veyahut kız arkadaşı genç bir adam ile sörf toylar burada.sığ su omuz için bir sörf merkezi.us inceleme toy iken, esriklen imbat ustaları ile oynamak. Milli ki, iyi bir antre adam Türkiye şampiyonu Bora Kozanoğlu da.1998-1999 alan her an rüzgar tutanlardan.o Alaçatı konut ve yeni başlayanlar öğretmek için oynamaya filan görebilirsiniz beynelmilel bir hayli yarışmaya tertip etmiş koymak ve.

Alaçatı deniz ve rüzgar şeklinde, uzun ve zor bir sene vade ile dolu.park taşlık arnavut satır ile sürprizler her iki tarafında dar sokaklar, iki katlı taş haneler ... pencereler, her yaş için gülüyor camilerde sokaklarda insan.alaçatı karşı karşıya koyuna, antika dükkanı bakan, sen bölgenin kültürel zenginliğini tanık olacaksınız.

Tabii ki, bu zengin kültürü Alaçatı 16. asrın enteresan bir geçmişi, Anadolu'nun dış ticaret kapısıdır.sakız ada Ceneviz tüccarları yerleşmiş kaynaklanıyor.çeş bölgeye kadar adalar Osmanlı ederler.v çeşme alanında fethine 1566 yılında bölgeyi terk Alaçatı İzmir 'e kaptırır.1850'lil yılında ticari cazibe, bataklık güney ve CAS katılan limanda faaliyet ancak Rum işçiler getirilir.adal Yunanlılar Alaçatı burada inşa adalarından kurutulmuş bağcılık Makedonya konut miktarı alaçatı'yı gelen başlarlar.sonr Yugoslavya ve muhacirleri yaratarak, yerleşir. fakat savaş ve Selanik bu sefer çağrısı Anadolu'nun savaş sürükler.kurtuluş iç sonra bunları iade, Girit ve İstanköy muhacirler bu tarihi belirtileri med-bkz bölgeye yüksek istem ödül tütün imalatında katılır.on Alaçatı reflü cami üzerinde olası.paz olduğunu şerefeli taş haneleri, değirmenler düşme tarihin ve kaybolan, umut filizlenen arazi, ancak Alaçatı'nın ekilebilir bizim anason yapmış.günü hep.yör bu temel kültürel hareketin şahitleri kara, zeytin, yaz Belediyesi erişiyor.alaçat sekiz bin, elli bin nüfuslu, kışın turizm soğan ve enginar yetiştiriliyor.bölge .Öyl yıldızı parlar, Beynelmilel Gençlik ve Çocuk Tiyatroları Şenliği, her sene tertip etmektedir. Alaçatı rüzgar ve deniz yanı sıra yaşamayı istemeye, sen Anadolu'da olmak keyif alacaksınız tanımak isteyenler davranıyor.onu bonkör bir araya geldi ...

Çeşme Plaj










29 kilometre’lik Çeşme kıyı şeridi müddetince göreceğiniz birbirinden güzel plajların her birinden ayrı bir keyif alacaksınız. Çünkü Çeşme öyle güzel bir hane sahibidir ki; her müddet temiz denizi, eşine az rastlanır yumuşacık kumsalları ve bunalmadan dilediğiniz bronzluğa ulaşabileceğiniz güneşiyle kucaklar sizi. Dingin bir denizde serinleyip sonrasında da sımsıcak kumsal da sakince güneşlenmek mi, bir yat kiralayıp adaları gezmek mi, dalış tüpünüzü takıp derinlerdeki zenginliği keşfetmek mi yoksa sörf tahtanızı alıp rüzgârla dans etmek mi istiyorsunuz? Düşlemeniz bile yeter. Çeşme hepsini evvelce düşünmüş ve her bir plajını fark bir alternatif olarak hazırlayıp hizmetinize sunmuştur sanki. İşte en önemli plajlardan birkaçı şunlardır;


Ilıca Plajı: 2 kilometre’ye yakın uzunluktaki geniş ve beyaz kumlu plajları, nitelikli konaklama tesisleri ve termal olanaklarıyla Çeşmenin en büyük ve popüler turizm merkezi durumunda.Deniz’in içinden kaynayan sıcak termal suları, ilıca plajını ve yöredeki öteki plajları büyük birer termal havuz haline getirir.


Kaplıca’daki büyük, küçük konaklama tesisleri, yoğun bir turist kapasitesinin ihtiyacını karşılayabilecek durumda. Ilıca`nın önemini arttıran en önemli husus, termal olanakları. Bir fazlaca minik, otel ve pansiyonlarda bile kaplıca suyu bulunuyor. Çeşme plajlarının ve özellikle ilıca plajının en önemli özelliklerinden biri de, kıyıdan denize doğru takriben yüz metrelik bir şeridin insan boyunu geçmeyecek derinlikte olması. Sığ sularda, özellikle termal kaynaklarla beslenen sularda ultraviyole ışınlarının insan sıhhatine çok daha çok yararlı olduğu ilmi emarelerle netleşmiş durumda. Bu tarz şeylerin yanı sıra, bu plajlardan çocukların yararlanma olanakları, sıhhat ve can güvenliği bakımından da çok elverişli.


Boyalık Koyu: Takriben 5 kilometre. Uzunluğunda ve çok güzel plajlara sahip bir koydur. Kaplıca plajının karakteristiklerini gösteren bu koy ayrı olarak bugün Çeşme’nin en hızlı gelişen gezim alanlarından birisidir. Koyun orta bölümünde yer alan Kalem Burnu'nun karayla birleştiği yerde, yapıldığı yıllarda Türkiye`nin en büyük ve en modern konaklama tesislerinden biri olan Altınyunus dinlence Köyü ve Marinası bulunmaktadır. Bu dinlence köyü tüm doğal zenginliklerini sizlerin hizmetine sunmaktadır. Bu koyun şimal rüzgârlarına kapalı en sakin plajı ise Sakin Deniz (Ayayorgi) plajıdır. Kıyısındaki restoranları, birbirinden keyifli tesisleriyle sahiden sakin ve dinlendirici bir köşedir.


Şifne-Büyük Liman-Paşa Limanı
: kaplıca plajı merkez olmak üzere kuzeydoğu doğrultununda Şifne`ye kadar uzanan kıyı bandı, güzel plajları ve kaplıcalarıyla büyüleyici bir merkez. Büyük Liman, Paşa Limanı koyları, gezinsel tesislerin, kamp alanlarının ve toplu yazlık konutların toplandığı bir yer konumunda. Şifne, kaplıcalarıyla bilinen fert bir merkez ve çok sayıda temiz ve tertipli barıncak hizmet veriyor. Kaplıca merkezine takriben 5 Kilometre. Uzaklıktaki bu önemli gezim merkezine ulaşım ise kaplıca’dan sağlanıyor.


Ildırı: Antik Erythria şehirinin bulunmuş olduğu Ildırı ve yöresi, organik plajları ve kamp alanlarını itibariyle kampçılar için ilginç bir yöre. Çeşme kaza merkezine 22 kilometre. Kaplıca`ya 15 km. Uzaklıktaki bu tarihi ve naturel zenginliklere haiz yöreye ulaşım Şifne`den sonrasında asfalt bir yolla yapılıyor.


Dalyan ve Sakızlı Koy: Çeşme yarımadasının şimal kıyılarında yer edinen bu gezinsel merkezler, tipik balıkçı mahallesi, haneleri, limanı, plajları ve insanoğluıyla Ege yaşantısının ve naturel güzelliklerinin toplandığı bir yöre. Bu yöre, Çeşme kaza merkezine 4 Km. Uzaklıkta. Dalyan köyde çok sayıda kaliteli otel ve pansiyonlar sizleri bekliyor.


Çiftlikköy ve Pırlanta Plajı: Bu plaj Çeşme'nin cenup ve güneybatısında bulunuyor. Bu yörenin en önemli plajları PIRLANTA-TURSİTE ve ALTINKUM plajları. Burada da sizleri son mertebe kaliteli otel ve pansiyonlar bekliyor. Ek olarak burada kamp yapmak için de uygun alanlar bulunuyor.


Çatamaz Plajı: Çeşme ilçe merkezinden ulaşımın sağlandığı Çatazmak Plajı da Çeşme'nin görülmeye değer plajlarından.


Eşek Adası: Eski isimiyle "GONİ" denilen günümüzün Eşek Adası Çeşme`den yatlarla bir saat uzaklıkta, temiz koyları ve konuksever eşekleriyle günübirlik yat gezintileri için ideal bir yer. Organik konumu itibariyle kuzey rüzgârlarına kapalı olan koylarında sualtı ve su üstü sporları oluşturmaya çok elverişli. Hemen şipşak hepsinın maki ile kaplı olduğu adada eşeklerin yaşayabilmesi için rüzgârla çalışan bir tatlı su kuyusu bulunuyor. Bilhassa bahar aylarında yolunuz düşerse yaban nergisleri, katırtırnakları ve kekiklerin sarhoş eden kokusuyla yüz yüze gelirsiniz. Ada bütünüyle gezinsel amaçlara hizmet etmekte ve Milli Parklar dahilinde olduğundan gece konaklaması . Adanın hemen yanında bulunan Kara ada, naturel bir akvaryum görünümünde olan Mavi Koy sizi büyüleyen bir uğrak yeri olacak.


Çeşme Tarihi Yerler






KALE : Çeşme kalesi, 1508 seneninde Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt tarafından yaptırılmıştır. Kalenin ilk inşaatı tam deniz kıyısına yapılmıştı. Ancak, sonraki senelerde denizin doldurulması neticesi bugünkü halini almıştır. Kale ve Liman, ticaret ve savaş gemilerini kötü hava şartlarına ve düşman saldırılarına karşı savunmaktaydı. Kalenin güney kapısı, Osmanlı mimarisinin bütün özelliklerini taşımaktadır. Kale içinde müze mevcut olup, müzede Ildırı (Eritre)'den çıkarılan arkeolojik yapıtlar sergilenmektedir.

KERVANSARAY: 1529 seneninde Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan iki katlı kervansaray, tipik Osmanlı dönemi kervansaraylarından biridir. Bir benzeri de Kuşadası'nda (Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı) bulunan yapının mimarı Ali Pabuççu'nun erkek çocuğu Ömer'dir. "U" biçiminde bir tasarıya sahip olan yapının ortasında geniş bir avlu, bu avlunun etrafında de dükkan, depo ve odalar bulunmaktadır. Bir veya birkaç merdivenle birinci kata çıkılır, burası da biçim itibariyle taban katına benzer. Yolcular bilhassa yabancı tüccarlardır. Bunlar oralarda ya hayvanlarıyla geceyi geçirebilecekleri bir konut veya şehirlerde mallarını koyacak ve satacak bir yer bulurlar. Kervansarayın restorasyonu tanımlamakta olup, otel olarak son zamanlarda hizmet vermektedir

ÇEŞMELER : Çeşme'nin tipik Ege mimarisi özelliklerine sahip pek çok yapısının yanısıra, ismini aldığı Osmanlı dönemi çeşmeleri de, bu mimari zenginliğe ayrı bir değer kazandırır. Kaza merkezi tasarınında yerleri belirlenen bu çeşmelerden Anonim Çeşme 1792 seneninde, Kaymakam Çeşme de 1829 seneninde yaptırılmıştır.

TÜRBELER : 18. Asra ait altıgen tasarılı bir türbedir. Osmanlı türbe mimarisinin temel karakteristiklerini yansıtmaktadır. Kaza merkezi tasarınında yeri belirlenmiştir.

CAMİLER : Camilerin tümü 19. Asra aittir. Bugün kullanılmakta olan bu camilerden Hacı Memiş Camii 1832 seneninde, Hacı Mehmet Camii 1842 seneninde yapılmıştır.

ÇEŞMEKÖY : "Daha önceki Camii" olarak da hatıralan yer, Çeşme kaza merkezinin 2 Kilometre. güneyindedir. Bizans egemenliği esnasında 1. Kılıç Arslan`ın kayınpederi Buyruk Çaka, yarımadayı ele geçirince, 1081 senelerinden Çeşme`ye gelmiş ve Oğuz Boylarından gelen Türkleri bu merkeze yerleştirmiştir. Hali hazırda bir cami kalıntısı ve geniş kabirliğiyle 11. Asır Türk yerleşmelerine ait enteresan bir örnektir.
Erythrai, Çeşme merkezine 27 Kilometre. uzaklıkta küçük adacıkları olan güzel bir koyun üzerinde heyetmiştir. Arkeolojik kalıntılarda M.Ö. 3000 de Erythoros idareninde olan kolonistler tarafından kurulduğu anlaşılmaktadır. Şehrin kuruluşunu müteakip bir müddet krallıkla yönetildiği bilinmektedir. M.Ö. 7. y.y. da iyon şehirleri arasında oluşturulan dini ve politik birlik olan "Panionion" a girmiştir. Pers egemenliğinden kurtulmak için gerek Yunanistan`daki ve gerekse Anadolu`daki şehirlerin sık sık teşebbüslerde bulundukları bilinmektedir.

Nitekim Erythrai de Grek donanmasının yakılması ve başarısızlıkla sonuçlanan Lade Deniz Harbine (M.Ö. 494) ortak olmuşlar ve daha sonra Attik-Delon Deniz birliğine de katılmıştır. M.Ö. 4 y.y da Karia`daki Pers satrapı Mausolos`a ile de dostane ilişkilerinin olduğunu, öyle ki Erythrai`liler Mausolos`a duydukları şükran hissinin bir ifadesi olarak onun Tunç`tan yapılma, altın saçlı heykelini de Agoraya dikmişlerdi. Perslerle Mausolos dolayısıyla olan bu yakınlaşma Erythrai`lilerle büyük ilişkileri bulunan Atameus Kralı Hermias`ın M.Ö. 345 de Perslere karşı harekete geçmesiyle bozulmuş, otonomisini kaybetmiş, ancak M.Ö. 334 de İskender`in şehri almasıyla bağımsızlığa kavuşmuştur. M.S ki yüzyıllarda Erythrai ile ilgili pek bilgi bulunamamaktadır. Ehemmiyetini de yitirdiği için, Bizans egemenliğinde köy hüviyetine girmiştir. On birinci yüzyıla kadar Ephesos metropolitine bağlı piskoposluk şeklinde görülen Ertyhrai`nin Çaka Bey`den sonra Türk egemenliğine girdiği bilinmektedir. Net olarak Türk egemenliğine girdiği 1336 dan sonra Erythrai, Erythre, Rhtrai Lythri şeklinde farklıklar gösteren bu yerleşme yeri, 16.y.y.`dan sonra İlderen ve Ildırı halini almıştır.

Kaynaklardan Erythrai akropolünde Athena mabedinin bulunduğu bilinmektedir. Yapılan kazılarda mabedin kendine ait mimari personel çıkmamış olmakla birlikte Arkaik devre ait altın fildişi , bronz ve fayanstan mamul bir çok küçük yapıtla, birinci sınıf işçilik gösteren çiçeklik parçaları, heykel ve heykelcilikle alakalı adak yapıtları bulunmuştur. Akropolün batı eteğinde köyün haneleri ile düz alan arasında resmi Agoranın bulunması kuvvetle muhtemeldir. Antik kaynaklardan öğrendiğimize göre Agora`da Artemisia`nın altın çelenkli heykelinin bulunduğunu öğrenmekteyiz. Ancak şu anda bunun yeri belli değildir. Erythrai`den çıkarılan taşınabilir yapıtların tümü İzmir Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.



Daha fazla bilgi için : www.cesmebook.com

Çeşme Gelenek Görenekler


 Detaylar


Töre ve görenekler 

Nişan baliği :
Nişan yapacak olan oğlan evi tarafından efsunk bir balık avlanır.Bu balık iri bir çipura,sinavrit yada levrek olabilir.Balık oğlan evi tarafından süslenir,balığın üstüne parlak kağıtlarla kız ve oğlanın isimlerinin baş harfleri çeşitli motiflerle işlenir.Süslenen balık bir tepsiye konur törenle kız evine gönderilir.Kız evi de bunu pişirir ve bir parçasını oğlan evine gönderir.

şeker işi :
Nişanlanan kız evi tarafınca yapılır.Un kurabiyesine benzeyen,fakat çok zahmetli olan ve pahalıya mal olan şeker işi,nişanda ve nişandan sonrasında,önce oğlan evine,sonra tebriğe gelen misafirlere ikram edilir. şeker evinin güzel olması kız evinin övünç deposudır.

Testi kirma : 
Eskiden düğünlerde,sünnetlerde oynayan bireyin şerefine yere vurularak testi kırılırdı.çeşme'de özel olarak testi satan dükkanlar mevcuttu.Bir şahıs rollendirirken kırılan testinin fazlalığı,o kişinin saygınlıkını ve oyun gücünü gösterirdi.

Bazina :
Yaz günleri tütün kırımlarından sonra aileler tarafından düzenlenen yiyecek şölenidir.Davetliler bu davete tahta kaşıklarını alarak giderler.Hamur harcı işi,bamya,kıyma ile yapılan bu özel yiyecek yendikten sonra,başka bir bazina günü için tarih tespit edilir.

Detaylar: www.cesmebook.com/cesme-gelenekleri

Çeşme Hakkında








Çeşme Cyssus ismi olarak bilinen ilk dönem, Anadolu Ildırı iskele Erythrai (ERİTRE) idi şehirlerin İyon MÖ.1000 birinin Batı kıyısında 12 yıl tahmin. Bu nedenle Çeşme'nin tarihi birlikte ele alınmalıdır. Bugün arkeolojik ve büyük önem Eritre, MÖ.7 turistik yönleri. ve 8. yüzyılda büyük bir ekonomik güç vardı. Özellikle Doğu Akdeniz'de bu dönemde şehir, sırasında ve Kıbrıs ve (CHIOS) ada şaka ve şarap ticareti elinde esir tutulan ticari ilişkileri vardır. ERİTRE, Lydia (Lidya) önce, büyük ölçüde hasar görmüş sonrası pers saldırısından tarafından mö.14.yüzyıl olmuştur iken yeniden zengin bir devlet durdurun. Bergama Krallığı'nın mö.2.yüzyıl kent, daha sonra Roma İmparatorluğu'na bağlanmıştır. Romalılar Çeşme Benim imparatorluk kalan iki Bizans topraklarına ERİTRE ayrılmıştır almıştır.ro Cyssus adıdır, önemini kaybetmiş, özellikle Puta ve çok tanrılı dönem kentin antik yapıların çoğu tahrip yakıldı, inancına karşı inancını güçlendirdi.


Ortaçağda YAŞ BEY ilk kez Bizans İmparatorluğuna bağlı olan ERİTRE ve çeşme alanı Türkleri geçmiştir.m.s. Birinci Kılıçaslan-law döneminde Selçuklular tarafından 1081 YAŞ BEY KLOZEM yarımadasında kadar ele geçirilmiştir. Tekrar Aydınoğulları bağlı Timur Ankara Savaşı kenti bağlamak için 1402 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından yeniden Osmanlı döneminden Yıldırım Beyazıt sonra Yunanlılar tarafından işgal Birinci Dünya Savaşı ülkemizin Tarfa Çeşmesi paylaştı sonra 1422 yılında yine Osmanlılar olduğunu ama Fahrettin Altay Paşa birlikleri tarafından Kurtuluş Savaşı, 16 Eylül 1922 kasabanın adı değil, aynı zamanda yapısı gibi birçok tarihi çeşme üzerinde düşman işgalinden kurtarıldı.


ÇEŞME TARİHİNDE TANINMIŞ KİŞİ KİŞİLER ÇAKA BEY


1071 seneninde Aandolu`yu yurt haline getirme teşebbüslerine başlayan Türkmen Beylerinden olan ÇAKA BEY . Batı Anadolu`nun fethi esnasında 1078-1081 seneleri arasında, Bizans Komutanlarından Kabalika Alexandros ile yaptığı muharebede yenik düşmüştür. Alexandros tutsak aldığı bu büyük kumandanın zekasına ve cesaretine hayran olmuş, kendisini imparator BATANCIATES`in sarayına göndermiştir. ÇAKA BEY`in saygıdeğer ve kibar bir soydan oluşu, tavır ve hareketlerinden anlaşılmaktaydı. B uimparatorun dikkatini çekmiş ve ona diğer tutsaklarından değişik olarak çok özel bir takım haklar tanımıştır. 1081 seneninde Bizans İmparatorluğu`na Aleksios 1.in geçmesi üzerine daha önceki vaziyeti sarsılan ÇAKA BEY, saraydan kaçarak EGE sahillerine yerleşmiş ve kuvvetli bir silahlı güç kurmuştur. ÇAKA BEY daha sonra İzmir`i fethetmiş ve bir süre sonra da burada beyliğini kurmuştur. Sarayda bulunduğu müddette, İç Anadolu`nun diğer Türk Beyliklerince işgal edildiğini öğrenen Çaka Bey, Ege adaları dahil olmak üzere, beyliğini genişletmeye karar vermiştir. Böylelikle ilk Türk donanmasını kurmuştur. Donanmayı ilk ele geçirdiği şehir Foça`dır. Daha sonra sırasıyla Midilli ve Sakız adaları ele geçirilmiştir. Aynı zamanda Bizans İmparatorluğu, zaman geçirmeden donanmasını Çaka Bey`in üzerine yollamış ve tarihe Türklerin yaptığı ilk deniz muharebesi olarak geçen bu savaşı büyük komutan zaferle noktalamıştır. Tarihe "Koyun Adaları Deniz Savaşı" olarak geçen bu savaş, bu arada ilk deniz savaş stratejisinin uygulandığı bir savaştır. Artık Çaka Bey, bazı ehemmiyetli adaları, İzmir`den Çanakkaleye kadar olan yerleri Bizansın Trakya bölümünü ele geçirecekti. Bunun üzerine büyük bir donanma alana getiren Çaka Bey, ilk etapta Edremit`i ve Çanakkale bölgesini ele geçirmiş, bu suretle Boğaz bölgesine hakim olarak karşı yakaya geçmeyi ve Trakya`yı ele geçirerek İstanbul`u fethetmeyi tasarlamıştı. Bu tehlike karşısında Bizans İmparatoru İznik Beyi Kılıç Aslan`la bir anlaşma yaparak denizden ve karadan Çaka Bey`in elinde bulunan Abydos`u abluka etti. Güveyi olan Kılıç Aslan`ın bu ihanetini hiç beklemeyen Çaka Bey, Kılıç Aslan`la anlaşmayı savaştan daha yeğ buldu ve müzakere isteği Kılıç Aslan tarafından kabul edildi. Anlaşma meydana geldi, ancak akşam, haysiyetine verilen ziyafette aşırı içki almaya teşvik edilen Çaka Bey, bir gaflet hatıranda Kılıç Aslan tarafından öldürüldü.


CEZAYİRLİ HASAN PAŞA


Hasan Paşa 1720`de Gelibolu`da doğdu. Gelibolulu tüccar Hacı Muhammed Efendi`nin kölesi idi. Sonradan efendisi tarafından azad edilen Hasan Paşa, onun verdiği bir miktar anapara ile, yiğitlerin şöhretini duyduğu Cezayir`e gitmek için yola çıkmış, ancak yolda gemileri yabancı bir gemiye rampa edince Hasan Paşa, çok genç olmasına karşın düşman gemisine sıçrayıp büyük bir cesaretle cenge katılmıştı. Geminin mürettabatından onbeş kadarını tek başına ölddürdükten sonra, diğerlerini geminin ambar ve kamarasına kapatarak gemiyi ele geçirmişti. Hasan Paşa`nın bu cesareti o vaktin Cezayir dayısı tarafından pek takdir edildiğinden, gemi kendisine verilerek Dayılar arasına katılmıştır. Kısa vakitte şöhrete erişerek Tlemsen Beyi olan Hasan Paşa, Cezayir`deki dayıların hasetliğine maruz kalıp, hayati tehlikeye düştüğünden İspanya`ya geçmiştir. Oradan da İstanbul`a geçmiştir. Hasan Paşa, Cezayir`e gitmeden önce yeniçeri ocağına yazılmış ve Belgrad seferinde büyük başarılar göstermiştir. Kendisi denizciliği ile ünlü olduğundan kaptanlar sınıfına alınarak, bir de gemi verilmiştir. 1770`de MİR-İ MİRANLIK payesi verilerek kaptan olmuş ve Limni adasını Hırıstiyanlardan alıp "GAZİ" ünvanını almıştır. Aynı yıl içinde vezir olan Hasan Paşa, Kaptan-ı Derya tayin olmuştur. Daha sonra boğaz muhafızı, sonra da Anadolu eyaleti ve Rusçuk Seraskeri oldu. 1786`da Sadaret kaymakamı olan Hasan Paşa, iki yıl sonra Kaptan-ı Deryalıktan azledildi. Hasan Paşa Kaptan-ı Derya olduğu yıllarda 1768 Türk-Rus harbi baş göstermişti. Rusların Akdenize gönderdikleri Baltık donanması önce Osmanlı donanmasıyla çarpışmış, fakat bu çarpışmada net netice alınamamıştı. Ege kıyılarına yakın KOYUN ADALARI civarında yapılan ikinci bir savaşta asıl muharebe Hasan Paşa`nın kalyonu ile Rus Amirali Sipiridov`un gemisi arasında olmuştur. Hasan Paşa ile otuz kadar yiğit Rus gemisine geçmiştir. Düşman gemisinde yapılan kahramanca çarpışma sırasında yaralanan Hasan Paşa, tekrar kendi gemisine geçmiştir. Bu beklenmeyen baskın ile şaşkına dönen Moskoflar telaşa kapılarak kendi cephaneliklerini ateşlemişler, ateş Türk gemisine de sıçrayınca her iki gemi de yanmaya başlamıştı. Türk yiğitleri de kıyıdan gönderilen bir kayıkla kurtarılmışlardı. Hasan Paşa`ya gösterdiği kahramanlık nedeniyle kendisine Kaptanlık ve Beylerbeyliği verilmiştir. Hasan Paşa`nın ikinci Kaptan-ı Deryalığı 15 sene sürdü. Bu müddet içinde pek büyük hizmetlerde bulunan Hasan Paşa, Suriye ve Irak`ta başgösteren Tahir Ömer başkaldırınını bastırmış, daha sonra 1787 Rus-Avusturya harbinde Yılan Adası savaşına katılıp, Rus donanmasını yenmiştir. Sonrası yıl İsmail önünde de Rusları hezimete uğratarak muvaffakiyet kazanmış, bu başarısı üzerine Veziriazamlık payesi verilmiştir. Hasan Paşa`nın bu görevi 3 ay sürmüştür; 1790 senesinde vefat etmiştir. Hasan Paşa, yürüttüğü devlet hizmetleri yanında bir hayli hayır yapıtları de bırakmıştır. İstanbul tersanesinde bir kışla yaptıran Hasan Paşa, Midilli`ye çeşmeler yaptırdı. Bakla`da yeniden çeşme, Vizne`de cami, hama ve üç çeşme, Midilli`de Paşa köşkü ve büyük mermer havuz ve Limni, Sakız, İstanköy adalarında çeşmeler yaptırdı. Hasan Paşa`nın en büyük özelliği, kendisine alıştırdığı bir aslanı her zaman yanında gezdirmesiydi.

Çeşme Haberleri

 Çeşme Haberleri
Çeşme Mekan Açılış Tariihleri Çeşme'nin en güncel blog sayfasında! Tıklayın haberleri ,etkinlikleri ve festivalleri okumaya başlayın >> www.cesmebook.com/blog