Tuesday, June 7, 2016

Çeşme Hakkında








Çeşme Cyssus ismi olarak bilinen ilk dönem, Anadolu Ildırı iskele Erythrai (ERİTRE) idi şehirlerin İyon MÖ.1000 birinin Batı kıyısında 12 yıl tahmin. Bu nedenle Çeşme'nin tarihi birlikte ele alınmalıdır. Bugün arkeolojik ve büyük önem Eritre, MÖ.7 turistik yönleri. ve 8. yüzyılda büyük bir ekonomik güç vardı. Özellikle Doğu Akdeniz'de bu dönemde şehir, sırasında ve Kıbrıs ve (CHIOS) ada şaka ve şarap ticareti elinde esir tutulan ticari ilişkileri vardır. ERİTRE, Lydia (Lidya) önce, büyük ölçüde hasar görmüş sonrası pers saldırısından tarafından mö.14.yüzyıl olmuştur iken yeniden zengin bir devlet durdurun. Bergama Krallığı'nın mö.2.yüzyıl kent, daha sonra Roma İmparatorluğu'na bağlanmıştır. Romalılar Çeşme Benim imparatorluk kalan iki Bizans topraklarına ERİTRE ayrılmıştır almıştır.ro Cyssus adıdır, önemini kaybetmiş, özellikle Puta ve çok tanrılı dönem kentin antik yapıların çoğu tahrip yakıldı, inancına karşı inancını güçlendirdi.


Ortaçağda YAŞ BEY ilk kez Bizans İmparatorluğuna bağlı olan ERİTRE ve çeşme alanı Türkleri geçmiştir.m.s. Birinci Kılıçaslan-law döneminde Selçuklular tarafından 1081 YAŞ BEY KLOZEM yarımadasında kadar ele geçirilmiştir. Tekrar Aydınoğulları bağlı Timur Ankara Savaşı kenti bağlamak için 1402 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından yeniden Osmanlı döneminden Yıldırım Beyazıt sonra Yunanlılar tarafından işgal Birinci Dünya Savaşı ülkemizin Tarfa Çeşmesi paylaştı sonra 1422 yılında yine Osmanlılar olduğunu ama Fahrettin Altay Paşa birlikleri tarafından Kurtuluş Savaşı, 16 Eylül 1922 kasabanın adı değil, aynı zamanda yapısı gibi birçok tarihi çeşme üzerinde düşman işgalinden kurtarıldı.


ÇEŞME TARİHİNDE TANINMIŞ KİŞİ KİŞİLER ÇAKA BEY


1071 seneninde Aandolu`yu yurt haline getirme teşebbüslerine başlayan Türkmen Beylerinden olan ÇAKA BEY . Batı Anadolu`nun fethi esnasında 1078-1081 seneleri arasında, Bizans Komutanlarından Kabalika Alexandros ile yaptığı muharebede yenik düşmüştür. Alexandros tutsak aldığı bu büyük kumandanın zekasına ve cesaretine hayran olmuş, kendisini imparator BATANCIATES`in sarayına göndermiştir. ÇAKA BEY`in saygıdeğer ve kibar bir soydan oluşu, tavır ve hareketlerinden anlaşılmaktaydı. B uimparatorun dikkatini çekmiş ve ona diğer tutsaklarından değişik olarak çok özel bir takım haklar tanımıştır. 1081 seneninde Bizans İmparatorluğu`na Aleksios 1.in geçmesi üzerine daha önceki vaziyeti sarsılan ÇAKA BEY, saraydan kaçarak EGE sahillerine yerleşmiş ve kuvvetli bir silahlı güç kurmuştur. ÇAKA BEY daha sonra İzmir`i fethetmiş ve bir süre sonra da burada beyliğini kurmuştur. Sarayda bulunduğu müddette, İç Anadolu`nun diğer Türk Beyliklerince işgal edildiğini öğrenen Çaka Bey, Ege adaları dahil olmak üzere, beyliğini genişletmeye karar vermiştir. Böylelikle ilk Türk donanmasını kurmuştur. Donanmayı ilk ele geçirdiği şehir Foça`dır. Daha sonra sırasıyla Midilli ve Sakız adaları ele geçirilmiştir. Aynı zamanda Bizans İmparatorluğu, zaman geçirmeden donanmasını Çaka Bey`in üzerine yollamış ve tarihe Türklerin yaptığı ilk deniz muharebesi olarak geçen bu savaşı büyük komutan zaferle noktalamıştır. Tarihe "Koyun Adaları Deniz Savaşı" olarak geçen bu savaş, bu arada ilk deniz savaş stratejisinin uygulandığı bir savaştır. Artık Çaka Bey, bazı ehemmiyetli adaları, İzmir`den Çanakkaleye kadar olan yerleri Bizansın Trakya bölümünü ele geçirecekti. Bunun üzerine büyük bir donanma alana getiren Çaka Bey, ilk etapta Edremit`i ve Çanakkale bölgesini ele geçirmiş, bu suretle Boğaz bölgesine hakim olarak karşı yakaya geçmeyi ve Trakya`yı ele geçirerek İstanbul`u fethetmeyi tasarlamıştı. Bu tehlike karşısında Bizans İmparatoru İznik Beyi Kılıç Aslan`la bir anlaşma yaparak denizden ve karadan Çaka Bey`in elinde bulunan Abydos`u abluka etti. Güveyi olan Kılıç Aslan`ın bu ihanetini hiç beklemeyen Çaka Bey, Kılıç Aslan`la anlaşmayı savaştan daha yeğ buldu ve müzakere isteği Kılıç Aslan tarafından kabul edildi. Anlaşma meydana geldi, ancak akşam, haysiyetine verilen ziyafette aşırı içki almaya teşvik edilen Çaka Bey, bir gaflet hatıranda Kılıç Aslan tarafından öldürüldü.


CEZAYİRLİ HASAN PAŞA


Hasan Paşa 1720`de Gelibolu`da doğdu. Gelibolulu tüccar Hacı Muhammed Efendi`nin kölesi idi. Sonradan efendisi tarafından azad edilen Hasan Paşa, onun verdiği bir miktar anapara ile, yiğitlerin şöhretini duyduğu Cezayir`e gitmek için yola çıkmış, ancak yolda gemileri yabancı bir gemiye rampa edince Hasan Paşa, çok genç olmasına karşın düşman gemisine sıçrayıp büyük bir cesaretle cenge katılmıştı. Geminin mürettabatından onbeş kadarını tek başına ölddürdükten sonra, diğerlerini geminin ambar ve kamarasına kapatarak gemiyi ele geçirmişti. Hasan Paşa`nın bu cesareti o vaktin Cezayir dayısı tarafından pek takdir edildiğinden, gemi kendisine verilerek Dayılar arasına katılmıştır. Kısa vakitte şöhrete erişerek Tlemsen Beyi olan Hasan Paşa, Cezayir`deki dayıların hasetliğine maruz kalıp, hayati tehlikeye düştüğünden İspanya`ya geçmiştir. Oradan da İstanbul`a geçmiştir. Hasan Paşa, Cezayir`e gitmeden önce yeniçeri ocağına yazılmış ve Belgrad seferinde büyük başarılar göstermiştir. Kendisi denizciliği ile ünlü olduğundan kaptanlar sınıfına alınarak, bir de gemi verilmiştir. 1770`de MİR-İ MİRANLIK payesi verilerek kaptan olmuş ve Limni adasını Hırıstiyanlardan alıp "GAZİ" ünvanını almıştır. Aynı yıl içinde vezir olan Hasan Paşa, Kaptan-ı Derya tayin olmuştur. Daha sonra boğaz muhafızı, sonra da Anadolu eyaleti ve Rusçuk Seraskeri oldu. 1786`da Sadaret kaymakamı olan Hasan Paşa, iki yıl sonra Kaptan-ı Deryalıktan azledildi. Hasan Paşa Kaptan-ı Derya olduğu yıllarda 1768 Türk-Rus harbi baş göstermişti. Rusların Akdenize gönderdikleri Baltık donanması önce Osmanlı donanmasıyla çarpışmış, fakat bu çarpışmada net netice alınamamıştı. Ege kıyılarına yakın KOYUN ADALARI civarında yapılan ikinci bir savaşta asıl muharebe Hasan Paşa`nın kalyonu ile Rus Amirali Sipiridov`un gemisi arasında olmuştur. Hasan Paşa ile otuz kadar yiğit Rus gemisine geçmiştir. Düşman gemisinde yapılan kahramanca çarpışma sırasında yaralanan Hasan Paşa, tekrar kendi gemisine geçmiştir. Bu beklenmeyen baskın ile şaşkına dönen Moskoflar telaşa kapılarak kendi cephaneliklerini ateşlemişler, ateş Türk gemisine de sıçrayınca her iki gemi de yanmaya başlamıştı. Türk yiğitleri de kıyıdan gönderilen bir kayıkla kurtarılmışlardı. Hasan Paşa`ya gösterdiği kahramanlık nedeniyle kendisine Kaptanlık ve Beylerbeyliği verilmiştir. Hasan Paşa`nın ikinci Kaptan-ı Deryalığı 15 sene sürdü. Bu müddet içinde pek büyük hizmetlerde bulunan Hasan Paşa, Suriye ve Irak`ta başgösteren Tahir Ömer başkaldırınını bastırmış, daha sonra 1787 Rus-Avusturya harbinde Yılan Adası savaşına katılıp, Rus donanmasını yenmiştir. Sonrası yıl İsmail önünde de Rusları hezimete uğratarak muvaffakiyet kazanmış, bu başarısı üzerine Veziriazamlık payesi verilmiştir. Hasan Paşa`nın bu görevi 3 ay sürmüştür; 1790 senesinde vefat etmiştir. Hasan Paşa, yürüttüğü devlet hizmetleri yanında bir hayli hayır yapıtları de bırakmıştır. İstanbul tersanesinde bir kışla yaptıran Hasan Paşa, Midilli`ye çeşmeler yaptırdı. Bakla`da yeniden çeşme, Vizne`de cami, hama ve üç çeşme, Midilli`de Paşa köşkü ve büyük mermer havuz ve Limni, Sakız, İstanköy adalarında çeşmeler yaptırdı. Hasan Paşa`nın en büyük özelliği, kendisine alıştırdığı bir aslanı her zaman yanında gezdirmesiydi.

No comments:

Post a Comment